13 Nisan 2012 Cuma

OKUL VE AİLE İLİŞKİLERİ

Çocukların büyümesinde, gelişmesinde ve eğitilmesinde en büyük sorumluluğu aileler üstlenir. Bu sorumluluğu belli dönemlerde bazı kişi ve kurumlar ile paylaşırlar. Çocuklarını okula gönderdiklerinde, bu sorumluluğu eğitim kurumları ile paylaşırlar.
Çocuklara sunulan öğrenme ortamları ne kadar iyi hazırlanmış olursa olsun aileler tarafından desteklenmediği sürece istenildiği ölçüde etkili olmamakt...adır. Aile ve okul, çocuğu aynı doğrultuda ve aynı zamanda desteklediklerinde gelişimleri çok daha sağlıklı olur.
Aile katılımı; anne-babaların eğitim kurumuna devam eden çocuklarının gelişimlerine ve eğitimlerine katkıda bulunmaları için organize edilmiş etkinliklerin bütünüdür. Bu etkinliklerin tümü, velinin çocuğunun eğitimi ve gelişimindeki rolüne destek olmayı amaçlar. Okulda verilen eğitimin evde, evde verilen eğitimin okulda desteklenmesi, bir devamlılığın söz konusu olması ve bu sayede hem okulda hem de evde çocuğun istendik davranış değişikliklerine güvenli ve kontrollü bir biçimde ulaşması ana amaçtır.
Eğitimde bütünlüğü ve devamlılığı sağlamak aile katılımı ile mümkün olacaktır. Aile katılımını destekleyen programlarda yetişen çocukların gelişimindeki olumlu etkilerin, kalıcı olduğu araştırmalar tarafından ortaya koyulmuştur.

Olumlu Okul-Veli İlişkileri Nelerdir?
“Okul-Veli ilişkileri” kavramı; veli ve okul arasındaki iki farklı iletişimi kapsar:
1. Etkin bilgi alışverişi: Aileler ve okul personeli arasında, her iki tarafı da ilgilendiren konularda açık fikir paylaşımının olmasıdır. Açık fikir paylaşımıyla, veliler ve okul personeli kendilerini eğitim konusunda birlikte çalışan, ortak hedefe ulaşmak için birbirine destek olan ortaklar olarak görecektir.
Bilgi Alışverişini Sağlamak İçin:
Ev Ziyaretleri: Okul personeli ailelerin evlerini ziyaret ederek, okul hizmetleri ve aile katılım programları hakkında bilgi vermelidir. Özellikle ziyaret edilecek evler geniş bir sahaya yayıldığı ve personelin bütün aileleri evlerinde ziyaret edemeyeceği durumlarda, telefon görüşmeleri de aynı amaçla kullanılabilir. Ancak, ev ziyaretleri sık yapılamasa da tercih edilmelidir.
Veli Anketi: Veli anketi, velilerin merak ettikleri ve çocuklarının eğitimiyle ilgili düşünceleri hakkında bilgi toplamak için iyi bir yöntemdir. Daha belirgin olarak anketinin amacı:
• Veli eğitimi konusunda, velilerin hangi alanlarda yoğunlaşmak istediklerini tespit etmek,
• Velilerin çocuklarının gelişimlerine yardımcı olurken yaşadıkları problemleri netleştirmek,
• Öğretmenlerden ve müfredattan memnuniyeti ölçmek,
• Hangi okul-veli iletişim şeklinin daha etkili olduğunu bulmak ve velilerden iyileştirme için fikir almaktır.
Veli Kırmızı Hattı: Okullar; velilerin danışman, öğretmen gibi bir okul temsilcisine doğrudan ulaşabilecekleri bir telefon hattı kurabilirler. Veliler herhangi bir problemle ilgili konuşmak istedikleri zaman arayabilecekleri ve temsilcinin çözüm için yardım edebileceği bir hat olmalıdır.
Okuldan Yazılı Bilgilendirmeler: Okuldaki özel bir durumla ilgili veya yaklaşan bir toplantıyı haber vermek üzere, “Veli El İlanları” kullanılabilir. El ilanları aynı zamanda okulun etrafındaki ilan tahtalarına, veli odasına ve velilerin sık sık gittikleri yerlere asılabilir.
Velilere düzenli olarak bilgi vermek üzere bültenler hazırlanabilir. Bültenler yaklaşan olayların ve buluşmaların takvimini içerebilir. Çocukların da resim, yazı gibi bazı katkıları olabilir.
Veli El Kitabı: Yıllık olarak hazırlanıp bütün velilere dağıtılabilir. Okulun tarihçesini, velilerin okulla iletişime geçebilecekleri telefon numaralarını, eğitimle ilgili bazı önemli noktaları anlatan yazıları içerebilir.
2. Kişiler arası ilişkiler: Veli ve okul personeli arasında yüz yüze ilişki kurulmasıdır. Olumlu ilişkiler; velilerin ve okul personelin birbirlerini kişisel anlamda tanımalarını, okulla ilgili konularda birlikte çalıştıkları sürece rahat ve samimi olabilmelerini beraberinde getirir. Bu, veliler ve okuldaki insanların hepsinin yakın arkadaş olmaları gerektiği anlamana gelmez. Amaç, velilerin ve okul personelinin yanlış anlaşılma ve çatışmalara neden olma korkusu olmaksızın düşüncelerini paylaşabilmeleridir.
Veli ve okul personeli farklı ekonomik ve kültürel çevrelerdense, kişiler arası ilişkiler zor kurulabilir. Bu gibi durumlarda birçok veli, okul gibi büyük bir kamu kuruluşuyla iletişim kurmaktan rahatsız olurken, öğretmenler bunu velilerin ilgisizliği olarak yorumlayabilirler.
Kişilerarası İlişkileri Geliştirmek için:
Öğlen ve Akşam Yemekleri: Veliler ve okul personelinin birlikte yiyeceği bir yemek ilgi çeker ve bu yemek iletişime geçmek için bir şans sağlar.
Veli-Personel Gezileri: Birlikte yapılacak geziler hem veli eğitimi sağlar hem de velilerin birbirini ve okul personelini tanımasına yardımcı olur.
Çok Amaçlı Etkinlikler: Velilerle bilgi paylaşmak üzere düzenlenmiş bir etkinlik aynı zamanda sohbet etme ve sosyalleşme imkanı sağlar.
Olumlu Okul-Veli İlişkileri Kurmak İçin:
• Bütün velilere ulaşmaya çalışmak önemlidir.
• Yöntem iki taraflı olmalıdır- veli de okula ulaşabilmelidir.
• Ailelerin katılımını desteklemek, etkinlikleri geliştirmek ve katılım sürecini kolaylaştırmak önemlidir.

ÇOCUKTA RUH SAĞLIĞI

Bu yazıyla ilgilenip okuduğunuza göre bir yetişkin olmalısınız. Çocuğunuza sevginizi göstermenin ya da ona yardımcı olacak en iyi yolu bulmanın zor olduğu zamanlar vardır. Çocuğunuz sizi şaşırtan, canınızı sıkan ya da çok korkutan davranışlar gösteriyor olabilir. Bu tür davranışların bir bölümü, gelişme ve büyümenin normal sonuçları olabilir. Eğer çocukların ruh sağlığı hakkında daha çok şey öğren...mek istiyorsanız bu yazıyı okumaya devam edin.
Ruh Sağlığı Ne Demektir?
Ruh sağlığı, yaşam olayları karşısında neler düşündüğümüz, neler hissettiğimiz ve nasıl davrandığımızdır. Ruh sağlığı, kendimize, yaşamımıza ve tanıdığımız ve ilgilendiğimiz insanlara nasıl baktığımızdır. Ayrıca ruh sağlığı, zorlanma karşısındaki davranışlarımızı, insanlarla kurduğumuz ilişkileri, tercihlerimizi ve seçimlerimizi belirler. Yaşamın her döneminde fiziksel sağlık kadar ruh sağlığı da önemlidir.
Ruh Sağlığı Problemleri
Bir çocuğun ateşinin yükseldiği kolayca anlaşılabilir, fakat ruh sağlığının bozulduğunu anlamak daha zordur. Çünkü ruh sağlığı ile ilgili problemler her zaman gözle görülmeyebilir ama belirtilerini anlamak mümkündür.
Ruh sağlığı problemleri teşhis edilebilmektedir. Ruh sağlığı uzmanları belirtilerle ilgili bilgileri toplamakta ve incelemektedirler. Depresyon ve kaygı ile uyum, yeme bozuklukları ve dikkat eksikliği/hiperaktivite ruh sağlığı problemlerinden bazılarıdır.
Ruh sağlığı problemleri, her beş çocuktan birinde herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir.
Ne yazık ki, ruh sağlığı bozulan çocukların tahminen üçte ikisi ihtiyaçları olan yardımı almamaktadır.
Pek çok çocuk ve ergen, kısa süreli bir tedavi görerek atlatabilecekleri ve ciddi bir ruh sağlığı problemine dönüşmeyebilen duygusal zorlanma dönemleri yaşarlar. Örneğin, sevilen birinin kaybı, aile ilişkilerinde bir değişme bu tür problemlere yol açabilir.
Bir çocuğun ruh sağlığı zihinsel kapasitesi ile ilişkili değildir. Ruh sağlığı sorunları olmayan çocuklarınki gibi ruh sağlığı sorunları olan çocukların da zeka düzeyleri düşükten (zihinsel gerilik) yükseğe kadar değişebilir.
Özel eğitim, fiziksel sağlık sorunları olan öğrencilerin ihtiyacı olduğu kadar çeşitli ruh sağlığı sorunları olan çocukların ve ergenlerin de özel ihtiyaçlarını karşılamaya yardım eden okulların destek hizmetlerinden biridir. Özel eğitim alan herkesin ruh sağlığı sorunu olması gerekmediği gibi, ruh sağlığı sorunu olan her çocuk ve ergenin de özel eğitim alması gerekmemektedir.

Ciddi Duygusal Rahatsızlıklar
Çocuklar ve ergenler için “ciddi duygusal rahatsızlıklar” deyimi, günlük yaşamı ve evde, okulda ya da toplum içindeki işlevleri ciddi bir şekilde engelleyen rahatsızlıklar için kullanılır. Ciddi duygusal rahatsızlık her 20 gençten birinde herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir.
Bu tür ruh sağlığı sorunları, yardım edilmezse, okulda başarısızlığa, alkol ya da ilaç kullanımına, aile ile çatışmaya, şiddete ve hatta intihara yol açabilir.
Nedenler
Küçük çocukların ruh sağlığı sorunlarının temelindeki nedenlerin hepsini bilmiyoruz. Bu sorunların hem çevre hem de biyolojik yapıyla ilgili olduklarını biliyoruz. Biyolojik nedenler içinde, kalıtım, kimyasal dengesizlik ve merkezi sinir sisteminin zarar görmesi sayılabilir. Tıp uzmanları bunlara nörobiyolojik beyin bozuklukları demektedirler.
Pek çok çevresel faktör çocukları tehlikeye sokabilir. Örneğin, şiddete, istismara, ihmale, ölüm ya da boşanma nedeniyle sevilen birinin kaybına ya da bozuk ilişkilere maruz kalan çocuklar için ruh sağlığı bozulma riski daha fazladır. Diğer risk faktörleri, ırk, cinsel yönelim, din ya da yoksulluk nedeniyle reddedilmeyi içerir.
Vazgeçmeyin
Çocuğunuz için doğru yardımı buluncaya kadar aramayı sürdürmeniz önemlidir. Bazı çocukların ve ailelerin psikolojik danışmaya ya da desteğe ihtiyaçları vardır. Diğerlerinin de tıbbi bakıma, ev bakımına, ayakta tedaviye, eğitim hizmetlerine, yasal yardıma, hakların korunmasına, yer değiştirmeye ya da danışmanlığa ihtiyaçları olabilir.
Bazı aileler, başkalarının ne söyleyeceğinden ya da ne düşüneceğinden korkarak yardım aramazlar. Bakımın maliyeti, sınırlı sigorta hakları ya da hiç bir sağlık sigortasının olmaması gibi başka engeller de çıkabilir. Bunlar aileniz için gerçek sorunlar olabilir ama tedavi gereklidir. Bazı ruh sağlığı yardım kurumları ya da toplum ruh sağlığı merkezleri, ailenin ödeme gücüne göre ücretleri ayarlayabilmektedirler.
Yardım arama sizin çok sabırlı ve ısrarlı olmanızı gerektirebilir.
Çocuğunuzun Ruh Sağlığının Korunması
Ana-baba olarak çocuğunuzun fiziksel güvenliğinden ve duygusal rahatlığından sorumlusunuz. Bir çocuğu büyütmenin tek bir doğru yolu yoktur. Ana-babalık tarzları değişir fakat çocuğunuz için yapılması gerekenler aynıdır. Aşağıdaki önerilerde eksiklik olabilir. Gelişim dönemleri, yapıcı problem çözme, disiplin tarzları ve diğer ana-babalık becerilerine ilişkin kütüphanelerde ve kitapçılarda yararlı kitaplar bulabilirsiniz.
Besleyici gıdalar, düzenli sağlık kontrolleri, aşı ve sporun yanısıra, çocuğunuza güvenli bir ev ve çevre sağlamak için elinizden geleni yapın. Çocuk gelişim dönemlerini öğrenin, böylece çocuğunuzun yapabileceğinden azını ya da fazlasını beklemeyin.
Çocuğunuzu duygularını ifade etmeye teşvik edin ve duygularına saygı gösterin. Çocuğunuza herkesin acı, korku, öfke ve kaygı yaşadığını anlatın. Bu duygularının kaynaklarını öğrenmeye çalışın. Çocuğunuzun öfkesini olumlu bir şekilde, şiddete başvurmadan göstermesine yardım edin.
Aranızdaki saygı ve güveni geliştirin. Anlaşamadığınızda bile sesinizi yükseltmeyin. İletişim kanallarını açık tutun.
Çocuğunuzu dinleyin. Çocuğunuzun anlayabileceği kelimeler ve örnekler kullanın. Onu soru sormaya teşvik edin. Rahatlık ve güven verin. Dürüst olun. Olumluluklar üzerinde durun. Her konuda konuşmaya istekli olduğunuzu gösterin.
Kendi problem çözme ve baş etme becerilerinize bakın. İyi bir örnek misiniz? Eğer çocuğunuzun duygularından ve davranışlarından bunaldıysanız ya da kendi engellenmelerinizi ya da öfkenizi kontrol edemiyorsanız yardım arayın.
Çocuğunuzun yeteneklerine destek olun, sınırlılıklarını kabul edin. Hedefleri başka birinin beklentilerine göre değil çocuğunuzun yeteneklerine ve ilgilerine göre oluşturun. Başarılarını kutlayın. Çocuğunuzun yeteneklerini başka çocuklarınkilerle kıyaslamayın. Çocuğunuzu tek başına değerlendirin. Çocuğunuzla birlikte olmak için düzenli olarak zaman ayırın.
Çocuğunuzun bağımsızlığını destekleyin ve kendilik değerini artırmasına yardım edin. Yaşamın iniş çıkışlarında çocuğunuzun yanında olun. Çocuğunuzun problemlerin üstesinden gelebileceğine ve yeni yaşantılarla baş edebileceğine güvendiğinizi gösterin.
Yapıcı, açık ve tutarlı bir disiplin uygulayın (Disiplin fiziksel ceza değildir, disiplin bir öğretim şeklidir). Bütün çocuklar ve aileler farklıdır; çocuğunuz için hangi yolun daha etkili olduğunu öğrenin. Olumlu davranışlarını onaylayın. Çocuğunuzun hatalarından ders almasına yardım edin.
Koşulsuz sevin. Özür dileme, işbirliği, sabır, bağışlama ve başkalarıyla ilgilenmenin önemini öğretin.
Uyarı Niteliğindeki Belirtileri Tanıyın
Çeşitli uyarılar, bir çocuğun ya da ergenin muhtemel ruh sağlığı problemine işaret ediyor olabilir. Bu uyarı niteliğindeki işaretlerin bir bölümü aşağıda verilmektedir.
Çocuğunuzun şu belirtileri gösterip göstermediğine dikkat edin
Duygularla ilgili güçlükler
• Makul bir neden olmadan üzülme ve çaresizlik duyma ve bu duygulardan kurtulamama.
• Çoğu zaman yoğun öfkeli olma, ağlama ya da aşırı tepkide bulunma.
• Değersizlik ya da suçluluk duyguları gösterme.
• Başka çocuklardan daha fazla endişeli ya da kaygılı olma.
• Bir ölümün ya da kaybın ardından çok uzamış bir yas tutma.
• Aşırı derecede korkulu olma. Açıklanamayan korkular duyma ya da diğer çocuklardan daha fazla korku duyma.
• Fiziksel sorunlarla ya da görünümle sürekli ilgilenme.
• Zihnini kontrol edememekten ya da zihninin başkaları tarafından kontrol edildiğinden korkma.
Büyük değişimler
• Okul durumunda kötüleşme.
• Genellikle zevk aldığı şeylere ilgisini kaybetme.
• Uyuma ve yeme alışkanlıklarında açıklanamayan değişmeler gösterme.
• Arkadaşlarından ya da ailesinden uzaklaşma ve hep yalnız kalmayı isteme.
• Çok fazla hayal kurma.
• Yaşamı başedemeyecek kadar zor bulma ve intihardan söz etme.
• Açıklanamayan sesler duyma.
Sınırlılıklar
• Kendini verememe, karar vermede zorlanma.
• Yerinde oturamama, dikkati toplayamama.
• Zarar görmekten, başkalarını incitmekten, “kötü” bir şey yapmaktan korkma.
• Gün içinde defalarca yıkanma ve eşyaları temizleme ihtiyacı duyma ya da belirli davranışları tekrarlama.
• Çok hızlı seyreden düşüncelerden kurtulamama.
• Tekrarlanan kabuslar görme.
Sorun yaratan davranışlar
• Alkol ya da ilaç kullanma.
• Çok miktarda yeme ve sonra kusmaya çalışma, müshil ilaçlarını kötüye kullanma ya da kilo almaktan kaçınmak için lavman kullanma.
• Uygun kiloda olmasına karşın takıntılı bir şekilde spor yapmayı ya da diet uygulamayı sürdürme.
• Başkalarına ve eşyalarına sık sık zarar verme ya da yasaları ihlal etme.
• Yaşamı tehlikeye sokacak şeyler yapma.
Hemen Yardım Arayın
Eğer çocuğunuz bu belirtilerden birini gösteriyorsa ya da belirtiler ciddiyse, hemen bir yardım arayın. Doktorunuzla, okuldaki danışman-rehber öğretmenle ya da çocuğunuzun ruh sağlığı problemi olup olmadığını değerlendirebilecek bir ruh sağlığı uzmanıyla konuşun.
Her çocuğun ruh sağlığı önemlidir.
Pek çok çocuğun ruh sağlığı problemleri vardır.
Bu problemler gerçektir, acı vericidir ve ciddi olabilir.
Ruh sağlığı problemleri anlaşılabilir ve tedavi edilebilir.

AİLE ve OKUL ORTAMININÖZSAYGI GELİŞİMİNE ETKİLERİ

AİLE ve OKUL ORTAMININÖZSAYGI GELİŞİMİNE ETKİLERİ

Okul ve aile, sosyalleşmenin iki önemli aracıdır. Özellikle; çocuğun ilişkide bulunduğu aile üyeleri, öğretmenleri, sınıf arkadaşları ve akranları sosyalleşme sürecinin en önemli yapı taşlarıdır. Aile ve okul ortamı; sadece sosyalleşme sürecinde değil, bireyin belirli kişilik özelliklerinin gelişiminde de önemli bir etkendir. Örneğin; yapılan pek çok araştırmada bireyin özsaygısının gelişiminde, aile ve okul yaşantılarının ve bu yaşantıları algılayış biçiminin büyük bir önem taşıdığını görürüz. Ancak, bazı aile özellikleri, çocuğun zihinsel gelişimini ve okul başarısını etkilerken duygusal iyi halini ya da genel uyum düzeyini etkilemeyebilir. Örneğin; ailedeki akademik başarı yönelimi; çocuğun okulda başarılı olmak için çabalamasını sağlayabilir ama bu durum onun özsaygısının gelişimine doğrudan olumlu bir katkıda bulunmayabilir.

Özsaygı ise bireylerin yaşamının farklı yönlerini etkileyen bir kişilik değişkenidir ve sağlıklı bir kişilik gelişiminin önkoşulu olarak tanımlanabilir. Özsaygının düzeyi; kişinin düşündüğü, söylediği ve yaptığı her şeyi, dünyaya bakışını, diğer insanların ona bakışını, yaşamıyla ilgili yaptığı seçimleri, sevgi verme ve alma yeteneğini ve değiştirilmesi gerekenleri değiştirmek için harekete geçme gücünü etkiler.

Özsaygı, “bireyin kendini yetenekli, önemli, başarılı ve değerli olarak algılama derecesi” olarak da tanımlanabilir. Bir başka deyişle “özsaygı, kendimize karşı olan olumlu ve olumsuz tutumlarımız”dır. Özsaygı, bireylerin sosyal, duygusal, bilişsel ve akademik yaşamlarını etkiler. Sağlıklı bir kişiliğin ön koşulu olan öz saygı, kişinin; toplumun etkin ve katılımcı bir üyesi olmasında önemli rol oynar. Topluma etkin bir şekilde katılım kişisel başarı ve mutluluğu da beraberinde getirir. Yüksek özsaygı kişinin çevre ile ilişkilerinde daha etkili, hareketli ve güvenli olmasına neden olur.

Çocuğun özsaygısı, dört yolla geliştirilebilir:
1) Düşük özsaygının nedenlerinin belirlenmesi ve benlik için önemli olan yeterlilik alanlarının saptanması
2) Duygusal destek ve sosyal kabul.
3) Başarı.
4) Başetme .

Bireyin özsaygısının düşük olmasının nedenleri araştırılarak yapılacak müdahalelerde, özellikle kendisi için başarı ya da yetkinlik hissetmeye değer gördüğü ve önemli bulduğu alanlar tespit edilir. Böylece bu alanlarda kendini güçlendirebilmesi için desteklenmesi sağlanabilir. Duygusal destek ve diğerlerinden alacağı kabul sadece sosyal ilişkilerinde değil özsaygısının gelişiminde de güçlü bir etki yaratır. Çocukluk yıllarında aile bireylerinden ya da öğretmenlerinden göreceği destek ve kabul önemli iken ergenlikle beraber yaşıtlarından göreceği destek ve kabul daha fazla önem taşımaya başlar. Başarı da özsaygıyı etkiler çünkü bireyde kendi kendine yetebilme duygusunun gelişmesine olanak tanır. Ayrıca özsaygı, çocuğun bir problemle karşılaştığı ve kaçmak yerine başetmek için çabaladığı durumlarda da olumlu olarak etkilenir. Bu sayede, kendisini adil bir biçimde değerlendirmeye başlar ve bu değerlendirme kendinden kaynaklanan bir özkabul yaşamasını sağlar, özkabul de özsaygıyı destekler. Ancak diğer taraftan etkin olmayan özdeğerlendirmeler inkar, kaçma gibi bir takım mekanizmaları geliştirebilir. Bu da olumsuz bir benlik algılayışına ya da gerçeğin doğru değerlendirilemeyişine neden olur.

Yüksek özsaygı düzeylerinin gelişiminde aile ve ebeveyn tutumlarının etkilerini araştırmış ve bu araştırmasında yüksek özsaygılı çocuklara sahip ailelere ait üç tane değişken bulmuştur:
1) Kendileri yüksek düzeyde özsaygıya sahip ve çocuklarına karşı oldukça kabul edici ebeveynler,
2) Sınırları net bir biçimde tanımlamış ebeveynler,
3) Sınırlar koymalarına rağmen çocuklarının düşüncelerine ve haklarına saygı gösteren ebeveynler.
Yapılan çalışmalar; aile ilişkilerinin çocukların kaygı ve endişe düzeylerini de etkilediğini göstermiştir. Pek çok bilimsel çalışmada, kişisel gelişimi destekleyen, bağımsızlığı ve başarıyı yüreklendiren ailelerin çocuklarının daha atılgan ve kendi kendine yeten çocuklar olduğu gözlemlenmiştir. Aile içindeki ilişkiler sistemini önemseyen ailelerin çocuklarının, endişeden uzak ve daha hoşgörülü, güleryüzlü çocuklar olduğu bulgulanmıştır.

Çocukların okul yaşantılarının özsaygı düzeyine etkileri hakkında yapılan çalışmalarda sınıf içindeki etkinliklere katılımın, öğretmenin kullandığı yenilikçi tekniklerin ve kuralların netliğinin öğrencilerdeki memnuniyet duygusunu arttırdığı gözlemlenmiştir. Fazla rekabetçi, öğretmen merkezli ve öğretmenin desteğinin düşük olduğu sınıflarda ise devamsızlığın arttığı bulunmuştur. Bu çalışmalar göstermiştir ki öğrencilerin katılımının ve öğretmenin desteğinin yüksek olduğu sınıflarda öğrencilerin kendi kendilerini geliştirme arzuları daha yüksek olmaktadır. Aynı zamanda; katılım, grubun parçası hissetme ve yüksek öğretmen desteğinin yaşandığı sınıflarda bulunan çocukların daha pozitif bir benlik kavramına sahip oldukları da diğer bir önemli bulgudur.

Tüm bu çalışmalar göstermiştir ki, çocuğun kişiliği açısından, aile ve okul ortamının etkileri incelendiğinde hangi davranışın nasıl ortaya konduğu çok önem taşımaktadır. Özetle, çocuğumuz ve öğrencilerimizle “ne’yi nasıl yaptığımız” onun kişiliğine koyduğumuz temel taşların belirleyicisidir.

Uzman Psikolog Alican Kaya