17 Şubat 2012 Cuma

Ailenin Birey Üzerindeki etkileri

Toplumu oluşturan en küçük sosyal kurum aile olduğuna göre sağlıklı toplumların olusması açısından çocuğun eğitimi ile ilgili olarak ailenin izlediği yol çok önemlidir. Ailenin eğitime ilişkin tutumu ve eylemleri, içinde yaşanılan kültürün  değerlerine ve normlarına göre şekillenmektedir. Gerek kırsal gerek kentsel kültüre ait olsun her ailenin toplum içinde bir konumu vardır. Bu sosyal konum doğal olarak ailenin eğitsel ortamını da etkilemektedir. Çocuğun hızlı gelişiminin olduğu ve kişilik özelliklerini yerleştirdiği temel eğitim döneminde aile ortamı eğitim açısından  oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Aile kişinin içine doğduğu, ilk sosyal deneyimlerini kazandığı ve daha sonraki  yıllar için gerekli ilk adımları attığı yerdir. Çocukların ya da bireylerin kisiliklerinin  temelleri ailede atılır. Ailenin sağladığı öğrenme yaşantıları ve sunmakta olduğu  modellerin, çocuktaki olumlu sosyal davranış  ve değerlerin gelişmesinde önemli bir yeri vardır.

Bu bakımdan ailenin çocuk ve yasamı üzerinde etkisi büyüktür. Bu etkilesim daha anne karnında baslar. Bu evrede annenin duygusal dünyası, çocuğu isteyip  istememesi ve benzeri faktörler karnındaki çocuk üzerinde son derece etkili olurlar.  Bu evrede annenin mutsuzluğu, kızgınlığı, ruhsal durumu karnındaki çocuk üzerinde etkiye sahiptir. Annenin duyguları vücudundaki hormonlar yolu ile karnındaki çocuğa geçerler. Bu bakımdan anne çocuğu daha karnında iken etkilemeye baslar.
Çocuk doğduktan sonra ise bu etkilesim artarak devam eder. Karşılıklı ana baba çocuk etkileşimi çocuk gelişiminin kilit özelliklerindendir. Ana babanın katılması, ana babanın kendine yardım edebilme yetenekleri ve çocuk yetistirme stilleri, ana baba ve çocuk etkilesimlerini etkileyen ve erken dönemdeki gelismeye, okula geçise ve çocuğun gelecekteki verimine katkıda bulunan faktörlerdir.

Sağlıksız ailenin temelinde birbirleriyle anlaşamayan, aralarında iyi bir iletişim ve etkileşim kuramamış olan eşler bulunur. Bu doyumsuzluklar çesitli patolojik davranıslara dönüserek gerek eşler arasında gerekse çocuklarda bazı bozulmalara yol açabilmektedir. Ancak ailenin sağlıklı ve sağlıksız olmasında, dış uyaranların etkisi  de göz önüne alınmalıdır. Aile içinde veya dışında,  hastalık, ölüm, işsizlik gibi meydana gelen bazı olayların geçici de olsa, aile fonksiyonlarında birtakım bozulmalara sebebiyet verdiği kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Aile grubu içinde rol alan kişilerin eksilmesi ve ilavesi, kisilerin yasamlarında esas olan rollerde değisiklik olması veya kendilerine uygun olmayan bir role geçmek zorunda kalmaları bazı sorun odakları yaratarak, sağlıksız davranışları arttırabilir.

Sağlıklı anne çocuk ilişkisinin oluşumunda annenin ruh sağlığı büyük önem tasımaktadır. Mutsuz bir evlilik sonucu, annenin esinden yeterli ilgi görememesi, ailenin ekonomik sıkıntıları, babanın, çocuğun doğumunu isteksiz bir sekilde karşılaması, annenin gerginliğini artıran, dolayısıyla anne çocuk ilişkisini zedeleyen etmenlerdir

Baba – Çocuk ilişkisi:
Baba olma kavramını değisime uğratan ve babanın çocuğun eğitimindeki rolüne ilginin artmasına yol açan pek çok etken vardır. Bunlar; politik, sosyal, ekonomik alandaki değisimlerin kadın-erkek rollerini etkilemesi, çalısan anne sayısının artması, kadının tam gün dısarıda çalısması bu etkenler arasında gösterilebilir.
Babalık eşin gebe olduğunu anlaşıldığı anda başlar. Erkekler baba kimliğini, hamilelik ile baslayıp doğum sonrası devam eden üç yıllık süreçte edinerek gelistirirler. Babanın çocuğuyla hemen bağ
kurması önemlidir. Çünkü çocuğun ilk beş yıllık yasantısı, ömrünün en önemli yıllarıdır.

Anne -Çocuk ilişkisi Çocuğun doğumundan önce bütün yükün annede olması ve doğumdan sonra da ağırlıklı olarak annenin sorumluluk taşıması nedeniyle çocuğun yetiştirilmesinde annenin görevi büyük önem arz etmektedir.
Hayatın ilk yılında bebeğin psiko-sosyal görevi, güvenmeyi öğrenmektir. Bebek ile annesi arasındaki iliskiden doğan güven duygusu, insanın ileride kuracağı kisiler arası iliskilerin temelini oluşturur. Bebeğin ihtiyaçlarına annenin yerinde ve zamanında yönelebilmesi, onun sıkıntılarını giderebilmesi, sözsüz dilini anlayabilmesi anneyle bebek arasında kurulan karsılıklı anlayış ve güvenin temelini
olusturur.
Annenin çocukla iliskisinin en önemli evresi, doğumdan hemen önce baslayıp, doğumdan sonraki aylarda süregelen iliskidir. Burada annenin basta eşinin desteği olmak üzere toplumca destek ve yardıma ihtiyacı vardır. Anne çocuk iliskisinde fiziksel temas büyük önem tasır. Annenin beden kokusu, ısısı, çocuğu alış biçimi bu iletisimde çok önemlidir. Özellikle 0-3 yaş arasında olması gereken bu yakın iliskinin gerçeklesmemesi, gelecekte görülebilen birtakım davranış bozukluklarının sebebi olarak gösterilmektedir. Yine bu dönemde annenin yokluğundan kaynaklanan “duygusal yoksunluk”, gerek zihinsel gerek duygusal ve sosyal gelisim gerilemesine ve gecikmesine neden olabilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder